Saç Dökülmesi

 

Saç dökülmesi hemen hemen tüm insanların hayatlarının belirli bir döneminde karşılaştıkları çok sık rastlanan bir problemdir. Erkeklerde daha sık olarak görülen saç dökülmesi, genellikle 25 yaşlarında başlar ve hayatları boyunca tüm erkeklerin %70'e yakınını etkiler.

Bireysel olarak değişik hızlarda seyreden saç dökülmesi, alın saç çizgisinin geriye doğru çekilmesi, ön ve tepe bölgesindeki saçların incelmesi ve seyrelmesi ile başlar, zamanla tüm tepe bölgesinin açılmasına kadar ilerleyebilir. Dış görüntünün çok önemli bir bölümünü oluşturan saçlardaki bu kayıplar, fiziksel olduğu kadar ciddi psikolojik sorunların da belirmesine neden olur.

Çevresel faktörler, hava kirliliği, stres, yorgunluk, yetersiz beslenme, kronik hastalıklar, kullanılan bazı ilaçlar, hormonal nedenler, genetik yatkınlık ve saça uygulanan kozmetik ürünlerdeki zararlı kimyasal maddeler gibi çok çeşitli nedenlerle saçlar, hızla dinlenme dönemine geçer ve dökülen saç teli sayısı artar.

Dökülen saç teli sayısı arttıysa ve saçların sağlıksızlaştığı ve yoğunluğunun azaldığı hissediliyorsa, o zaman dikkate alınması gereken bir saç dökülme problemi söz konusudur.

Saç dökülmesinin tedavisine geçilmeden önce, saç dökülmesinin tipi mutlaka bir uzman hekim tarafından incelenmelidir. Zira hastalık, hormonal, metabolik ve besinlere bağlı etkiler ile saç dökülmesi oluşabilir. Bunlar ortadan kaldırılmadan %100 tedavi hiçbir zaman mümkün olamaz.

Saç dökülmesi; kalıtımsal ve geçici olmak üzere ikiye ayrılır.

 

GEÇİCİ SAÇ DÖKÜLMESİ

Olağan saç dökülmesi

Normal olarak gelişimini tamamlamış ve folikülle bağlantısı kesilmiş telojen fazdaki saç dökülür. Günde en fazla 100 adet saç telinin dökülmesi normal sayılır. Bu sayının üzerindeki dökülme 'saç dökülmesi sorunu' olarak tanımlanır.

Gebelik ve doğumlara bağlı dökülmeler

Enzim eksikliklerine ve hormonal dengesizliklere bağlı durumlarda folikül katajen faza girer ve saçların gelişimi durarak normalden daha kısa sürede sonuçta saç telleri dökülür. Hormonlar dengeye girdiğinde dökülme durur. Örneğin doğumdan genellikle 6 ay sonra sorun ortadan kalkar.

Ağır stres

Özellikle psikosomatik hastalıkların uzun süreli stresle de ilişkili olduğu bilinir. Aynı şekilde bir yakının ölümü, sevgiliden ayrılık, iş kaybı gibi kişinin yaşamında önemli olan stres de, saç dökülmesi sorunun yaşanmasına (telojen effluvium) neden olabilir. Genellikle kişilik yapısına da bağlı olarak hızlı gelişen bu sorun, uzun süreli psikolojik rahatsızlıklara bağlı olarak yavaş da gelişebilir.

Alopesi areata

Halk arasında 'saç kıran' olarak bilinen, 2-2,5 cm çapında ve dairesel bir alanda ortaya çıkan geçici saç dökülmesi sorunudur. Yaşa bağlı olmayan, kadın ve erkekte eşit sıklıkta görülen bir durumdur. Uzun süreli ve büyük stresin vücut direncini düşürmesi sonucu gelişir. Vücut direncinin yükselmesiyle dökülme görülen alanda saçlar yeniden çıkar.

Kozmetik ürünlere ve yanlış kullanımlara bağlı dökülmeler

Kozmetik ürünlerde kullanılan sentetik maddeler veya bu ürünlerin yanlış kullanımı da saç ve saçlı deride tahriş ve alerjiye yol açabilir ve neticede saçlar dökülebilir. Örneğin kişinin saç özelliğine uygun olmayan şampuanlar, saç boyaları ve saça şekil vermek amacıyla kullanılan malzeme ve maddelere bağlı olarak olumsuzluklar yaşanabilir.

Yüksek ateşe bağlı dökülmeler

Kişide genellikle uzun süreli yüksek ateş sonrası görülen dökülmelerdir. Yüksek ateşten 4-6 hafta sonrası görülen bu tip saç dökülmeleri postfebril alopesi olarak adlandırılır.

Kullanılan ilaçlara bağlı dökülmeler

Bazı ilaçlar (özellikle kan sulandırıcılar, antidepresanlar, antihipertansifler, doğum kontrol ilaçları, yüksek dozda A vitamini v.s.). özellikle uzun süreli tedavi gerektiren durumlarda saç foliküllerini etkileyerek saçların dökülmesine neden olabilir (Diffüz alopesi).

Bazı hastalıklara bağlı dökülmeler

Özellikle genetik ve hormonal hastalıklar, AIDS, Lichen planus, folikülit gibi hastalıklar geçici dökülme nedenidir.

Dengesiz ve yetersiz beslenmeye bağlı dökülmeler

Tek taraflı beslenme protein, vitamin ve mineral eksikliğine yol açabilir. Saç sağlığı için özellikle önemli olan demir, çinko, kükürdün yanı sıra B grubu vitaminlerin yeterli miktarda alınmaması saç dökülmesine neden olur.

KALITIMSAL SAÇ DÖKÜLMESİ

Erkeklik hormonunun etkisiyle güçlü saç tellerinin ince tüylere dönüşerek saçın büyüme aşamasının kısalmasının ve saç kökü faaliyetinin önemli ölçüde azalmasının görüldüğü bir süreçtir. Bu tür bir saç dökülmesi, önce alnın köşesinde, sonra da saç ayırma çizgisi ile başın üst kısmında ortaya çıkan saç boşlukları ile kendini gösterir.

Androgenetik Alopesi

Androgenetik Alopesi erkeklik hormonu olan androgenlere bağlı, genetik olarak yatkın olan kişilerde genellikle puberte sonrası dönemde 20'li 30'lu yaşlarda görülen ve öncelikle alın bölgesindeki saç çizgisinin çekilmesi ile sonrada tepe bölgesinin incelip açılmasıyla ortaya çıkan durumdur. Birçok isim verilmesine rağmen en sık kullanılan isimler Androgenetik Alopesi, Male Patern Alopesi, Olağan Kellik gibi isimledir. Tüm kafayı kaplayabileceği gibi, büyük sıklıkla şakaklar ve ense bölgesini tutmaz. Bir hastalık olarak kabul edilmez onun yerine erkeklerin karakteristik yapısı olarak kabul edilir.

Kadınlarda da Androgenetik Alopesi oluşabilir ancak oluşma şekli farklıdır.

Hem erkekler hem de kadınlar androjen hormonu taşırlar. Herkeste bu hormonlar olduğuna göre niçin herkesin saçının dökülmediği sorulabilir. Burada genetik taşıyıcılık olması yanında aşağıda belirtilen hususlar da önemlidir:

1. Androgenetik Alopesi olanların saçındaki androjen reseptörlerinin sayısı fazladır. Hormon normal düzeyde olsa onu bağlayan reseptör çok olduğundan hormonun saç üzerine etkisi çok olmaktadır.

2. Androgenetik Alopesi'li kişilerin reseptörleri daha hassastır.

3. Androgenetik Alopesi'li vakaların alfa-5 redüktaz enzimi aktivitesi daha fazladır.

Ergenlik dönemi sonrası erkeklerin yaklaşık yarısı androgenetik alopesi ile karşılaşabilir. Androgenetik alopeside üç etken başrol oynar:

1. Yaşlanma

Yaşlanan organizmanın dayanıklılığı azalır. Saç da bir organizmanın bir parçası olduğundan, geçen yıllar saçların dayanıklılığını azaltır. Genetik olarak yatkınlığı olan kişilerde geçen zaman içerisinde saç dökülmesi oranı artar.

2. Hormonlar

Bir androjen hormonu olan testosteron, 5-alfa redüktaz isimli enzim tarafından dihidrotestosteron'a (DHT) dönüştürülür. DHT saç kökleri üzerindeki ilgili reseptörlere bağlanarak terminal saç köklerinde gittikçe hızlanan bir biçimde küçülme (minyatürizasyon) oluşturur. Bunun sonucu terminal saçlar vellus saçlara benzemeye başlar. Minyatürize olmuş köklerde zayıf, ince ve renksiz (vellus) saçlar üremeye başlar. Küçülmeye devam eden köklerin bir süre sonra mikroskopla incelendiğinde hücre kılıfının bir kalıntısı haline döndüğü görülür ve saç kökü böylelikle yok olur.

DHT genetik olarak yatkınlığı olan kişilerde anajen faz süresi kısaltır. Bu durum, saçın yaşam döngüsünde anajen fazın giderek kısalmasına yol açar. Sonuç olarak saçın ulaşabileceği maksimum uzunluğu azalır.