1. Kıl
Embriyogenez sırasında mezenkim hücrelerinin dermis veya subkutan dokuya doğru, kıvrık bir şekilde uzamasıyla meydana gelen folikülden 'tüy (veya kıl)' adı verilen cansız uzantılar gelişir.
Vücutta farklı derinliklerde (örneğin kaşta 2-2.5 mm, kolda 3 mm, koltukaltında 3-3.5 mm, kasıkta 3-4 mm, bacakta 2-3 mm) bulunan folikül, alt, orta ve üst olarak adlandırılan 3 ana bölümden oluşur:
Folikülün en aktif kısmı olan alt bölüm, kılın oluşmaya başladığı yerdir ve 'dermal papilla', 'matriks', 'iç ve dış kök kılıfları'ndan oluşur.
a. Dermal Papilla
Bulbusun içine doğru çıkıntı yapan ve matriks hücreleri tarafından çevrelenmiş yumurtamsı görünümlü papilla, tüy oluşumunu başlatan ilk sinyallerin gönderildiği yerdir. Golgi Apareyi aracılığıyla sitokinler tarafından taşınan bu sinyaller ilgili folikül hücrelerindeki reseptörlere bağlanırlar. Sitokinler, hedef hücrenin tipine göre bölünmeyi pozitif veya negatif yönde etkileyen proteinlerdir. Örneğin androjenlerin etkisiyle gönderilen sitokinler ilgili reseptörlere bağlanarak kıl oluşumuna neden olur. Reseptörlerin başka maddeler tarafından tutulmuş olması, sitokinlerin dolayısıyla ilgili hücrenin işlevini etkiler.
b. Matriks
Papillayı çevreleyen ve sitoplazmalarında çok sayıda ribozom ve mitokondri bulunan matriks hücreleri hızla bölünerek kıl oluşumunda önemli rol oynar.
c. İç kök kılıfı
Melanin içermeyen, keratinize olmayan 'İç kök kütikulası, Huxley ve Henle Tabakaları'ndan oluşur.
d. Dış kök kılıfı
Fonksiyonu tam olarak bilinmeyen dış kök kılıfı birkaç sıra hücreden oluşmuştur ve bulbusun alt düzeyinden yağ bezi kanalı girişine doğru uzanarak folikülü bir eldiven gibi sarar. Anajen fazın erken dönemlerinde bölünerek uzar, ancak ileri dönemde bölünmeleri durur.
Kılın Katmanları
a. Öz (=Medulla)
Kısmen keratinize olduğundan amorf bir görünüme sahip olan öz hücreleri, papillayı çevreleyen matriks hücrelerinden gelişir. Vellus ve lanugo tüylerinde öz yoktur hatta terminal tüylerde (= kıl) bile bazen bulunmayabilir.
b. Korteks
Korteks, matriksten meydana gelen ve yüzeye doğru göç ederken keratinize olan hücrelerden oluşur. Sıkıca bir arada bulunan makrofibrillerden ibaret korteks hücreleri, kıl ekseni boyunca dizilen ve birbiri ile bağlantılı olan iğ şeklinde hücrelerdir. Aralarında farklı miktarlarda melanin granülleri bulunan makrofibriller kılın mekanik özelliklerine katkıda bulunur.
c. Kutikül
Bulbusun üzerindeki bölgede yer alan bazı hücreler, balık pulları gibi birbirilerini örtecek şekilde uzayarak kılın en dışında yer alan ve ucundan köküne kadar uzanan, keratinleşmiş yassı hücrelerden oluşan 6-8 sıralı bir yapıyı, yani kutikülü oluşturur.
Kılların Vücutta Dağılımı
İnsan vücudunda 150.000 kadarı kafada olmak üzere 5 milyon kıl bulunur. Bu kıllar avuç içi, parmakların içe bakan yüzleri, ayak tabanı, dudak ve cinsiyet organlarının bazı bölümleri dışında vücudun her yerine yayılmış durumdadır ve değişik bölgelerde farklı yoğunlukta bulunur:
Proteinler
Kılın yapısındaki proteinler suda çözünmez ve proteolitik enzimlere direnç gösterir. Kılın esas yapısı, 18 aminoasitten oluşan ve dermal papillanın tabanında bulunan keratinositler tarafından meydana getirilen keratindir. Keratin tırnak ve deride de bulunur.
Keratinin yapısında, en çok sistein adlı kıla dayanıklılık veren kükürtlü bir aminoasit yer alır. Suda çok az çözünen, proteolize dirençli ve kararlı yapıda olan keratinin yapısında disülfür bağları bulunur.
Keratin Konfigürasyonu:
1. Hidrojen bağları:
Oldukça zayıf olmakla beraber hidrojen bağları keratinin makromoleküler yapısı açısından önemlidir.
2. Disülfür bağları:
Saçın gelişimindeki keratinizasyon sürecinde kükürt içeren iki molekül sisteinin kuvvetli sülfür-sülfür bağları ile bağlanması saçın enzimlere ve kimyasal etkilere karşı dirençli olmasını sağlar.
Disülfür bağları ancak aşağıdaki etkilerle parçalanır:
* Ultraviyole ışık
* Uzun süre kaynatma
* Oksidan / indirgen maddeler
* Kuvvetli asidik / bazik maddeler
3. Tuz bağları:
Elektrostatik çekim sonucu güçlü bağlar oluşur. Bu tip bağları asidik ve bazik maddeler etkiler.
Su
Kılın su içeriği fiziksel ve kozmetik faktörlerden etkilenir. Kıl, nemlendirilince ağırlığı %12-18 artar. Nem oranı % 80'in üzerindeyse saç sağlığı olumsuz etkilenir.
Lipidler
Kılın yağ içeriğinin önemi azdır. Buluğ çağından sonra her iki cinste de kıl içindeki yağ miktarı artar, yaşla azalır; bu azalma kadınlarda daha belirgin olur.
Eser elementler
Eser elementler, saçlarla hem eksojen hem de endojen yollardan etkileşebilirler.
Endojenik kaynaklar olarak, matriks, bağlayıcı doku papillası, sebase, ekrin ve apokrin bezler ile yüzey epidermisi önemlidir.
Eksojen kaynaklar ise endüstriyel maddeler ve saç kozmetikleri gibi çevresel faktörlerdir.
Çevresel kirliliğin değerlendirilmesinde, saçların arsenik, kadmiyum, krom, bakır, cıva ve çinko içeriğinin ölçülmesi kullanılmaktadır. Çeşitli kuruluşlar parmak izi gibi, insana özgü kıl foton aktivasyon analizleri olduğunu açıklamışlardır.
Kılın Fiziksel Özellikleri
Esneklik
Özellikle saç kılının en önemli özelliklerinden biri esnek olmasıdır. Bu özelliği sayesinde saçın şekli değişebilir ve kısa süre sonra hiç zarar görmeden eski halini alabilir.
Saçın esnemesini, şeklinin değişmesini ve kıvrılmasını sağlayan, korteksin yapısında bulunan uzun, keratin iplikçiklerdir.
Saç kılı ıslatıldığında uzunluğu %30 kadar artabilir. Ancak daha fazla gerilim uygulanırsa saçta kırılmalar ortaya çıkar.
Renk açma ve perma gibi kalıcı kimyasal uygulamalar veya kıldaki kimyasal maddelerle etkileşen doğal ya da yapay ışık kaynakları kortekse zarar verir ve saç esnekliğini kaybeder. Esnekliğini yitiren saç kıvrılmaz.
Statik elektrik
Özellikle kuru ve sıcak havada fırçalanan saç kıllarının statik elektrik sonucu birbirini ittiği ve saçın kabardığı gözlemlenir. Bu durumun önüne geçmek için nemlendiriciler ve şampuanlara konan katkı maddeleri ile statik elektrik oluşumunun azalmasına ve saç yüzeyinin düzgün olmasına çalışılır.
Nem Oranı
Saçların su içeriği nemli ortamlarda artar, korteks şişer ve kıl yüzeyi geçici olarak kayganlığını ve düzlüğünü yitirir, bu nedenle ıslak saçların taranması daha uzun sürer.
Porozite
Porozite, saçın nem tutma ölçüsünü tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Bu da kütikulanın özelliğine dayanarak 'az', 'normal' ve 'yüksek' olarak derecelendirilir.